Gökyüzünün avucunda
Kargalar gibi sahipsiz
Köpekler gibi yalnızız.
Doğaya bırakılmış
Denizdeki kayalar gibi
Aşınan umutlarımız
Bunca kalıtın içinde
Tutmamış aşımız
Ağaçlar gibi yabancılaşmışız
Kardeşlik sıcak bir hayal
Dostluk tatlı bir yalan
Dağlar gibi ayrı kalmışız
Nerde sevginin tutunanı
Hani barışın sürüp gideni
Hiç bağlanmamış bağımsız
Her şey söylenmiş
Ne varsa yazılmış
Başlamamış insanlığımız..
Tevfik Akdağ’ın üçüncü şiir kitabının adını taşıyan bu şiiri, kitabın tanıtımı amacıyla yayımlandığı Cumhuriyet gazetesinin kitap ekinden kesip saklamışım. (1990)
Nazlı’nın ölümünden sonra kendimi kitaplarla avutmaya çalışırken, bir kitabın arasında buldum..Yirmi yıl sonra hala beni çarpıyor, baştaki iki dize..Kargalar gibi sahipsiz, köpekler gibi yalnız olmak..Ve insanlığımızın bir türlü başlamaması. Nazlının ölümü bir şimşek gibi içinde bulunduğum hayal alemini aydınlattı. Kim ne kadar insan ? şaşırarak gördüm. Bazıları göğsümü gururla kabartırken, bazıları da kanımı dondurdu..Dostlarım ellerimden tutup, yarama ilaç oldu.Hepsine teşekkür ediyorum. varolsunlar, sağolsunlar..Bir de mahallenin kedileri..Gece karanlığında onlara su ve mama getirdiğim zamanı beş gün sonra tespit edip, etrafımda koşup şakalaşarak evime kadar eşlik ettiler.. Ağzı dili olmayan bu hayvancıklardan takdir görmek kadar, insanı ne hayata bağlayabilir ? Başka ne, insana yaşamasının bir anlamı olduğunu hissettirebilir ki? Onlara da teşekkür ediyorum.Şimdi hava güzel.Onlar da yeşil çimenlerin ağaçların arasında hallerinden memnun.. Zaten onlara ev kedisi olmanın bedelinin ağır olduğunu söyledim. Bir kap mama için özgürlüklerinden ve cinselliklerinden olmalarına değmeyeceğini hatırlattım. Ancak kış gelip kar yağdığında hepsini ihtiyaçları olduğu sürece konuk edeceğime de söz verdim. Çocukluğumdan bu yana sokakta gördüğüm tüm kedilerle selamlaşıp hal hatır sorarım.Haliyle.. Yaşlandıkça sohbetimiz de giderek derinleşiyor.